Eczacı Kamuoyuna


Değerli meslektaşlarımız,

Kendisini toplumun duyarlı bir parçası olarak gören tüm eczacılar, bugün ülkemizin ve mesleğimizin içinde bulunduğu kaotik durumdan rahatsızlık duymakta ve bu rahatsızlıklarını çeşitli biçimlerde dile getirmektedirler.

Yeni anayasanın gündeme gelmesiyle toplumsal olarak umudu ve endişeyi birlikte yaşadığımız bu süreçte, eczacı odalarımızın yeni yönetimleri oluşmuştur. Eczacı tabanındaki umutsuzluk ve memnuniyetsizlik oda seçimlerine de yansımış, bunun sonucu olarak birçok odamızın seçimlerinde geçmişte pek de alışık olmadığımız birden fazla liste birbirleriyle yarışmıştır. Yapılan seçimler sonucunda, eczacılık mesleğinin geleceğini belirleyecek yasal düzenlemelerin hayata geçirileceği bu dönemde Türk Eczacıları Birliği’nin yeni yönetimini oluşturacak delegeler göreve gelmiştir.

20 Kasım 2011 tarihinde, mesleğimiz açısından son derece önemli olan    Türk Eczacıları Birliği seçimleri yapılacaktır. Son yıllarda eczane ekonomilerinde yaşanan telafisi mümkün olmayan kayıplar nedeniyle iflasın eşiğine gelen ve büyük bir yılgınlık içerisinde olan meslektaşlarımızın geleceğe umutla bakabilmeleri için bu seçim büyük önem taşımaktadır. Eczacılar yıllardır Türk Eczacıları Birliği’ne hakim olan yıpranmış yönetim anlayışının sona ermesini ve bir değişim sürecinin başlamasını bekliyorlar.

Artık söz ile değil ortaya koyacağı irade ile tüm Eczacı Odalarını kucaklayacak, gücünü eczacı tabanından alacak, sorun değil çözüm üretecek, uzmanlaşmış, profesyonel bilinç ve amatör ruhla çalışacak, eczacı tabanının yitirdiği inancı yeniden yeşertecek yeni bir Türk Eczacıları Birliği yönetimini oluşturmak hepimizin sorumluluğu ve görevidir. Türk Eczacıları Birliği’nde değişim kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Hükümetin uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı, önümüzdeki süreçte ilaç ve eczacılık alanında yapılacak düzenlemelerle tamamlanacaktır. İlaç Kurumu yayımlanacak kanun hükmünde kararname ile hayata geçirilecek ve eczacılık alanı yeniden yapılandırılacaktır. Türk Eczacıları Birliği bu sürece müdahale edememekte, sadece izlemekle yetinmektedir. Kamuoyu oluşturma sorumluluğu olan Türk Eczacıları Birliği tam bir atalet içerisindedir; gelişmeleri uzaktan izlemekte, seçime odaklanmayı birincil görevi olarak görmektedir.

Toplumsal muhalefet görevini üstlenmiş olan Meslek Birlikleri, yasalarında yapılacak değişiklikle ya da yeni Anayasada yapılacak düzenleme ile sorumlulukları tırpanlanarak işlevsiz hale getirilmek istenmektedir. Türk Eczacıları Birliği’ni yöneten anlayış, yaklaşan tehlikenin acaba farkında mıdır? Birlik yöneticileri bu tehlikenin farkındaysa, başta Sağlık Meslek Birlikleri olmak üzere tüm Meslek Birliklerine karşı mesafeli tavrını neden ısrarla korumakta, birlikte hareket etme iradesini neden ortaya koyamamaktadır?

Dünyada eczacılık mesleğinin önünde yeni ufuklar açılırken, ülkemizde eczacıların dar bir alana sıkıştırılmak istenmesine karşı Birliğimizin neden tek bir projesi dahi bulunmamaktadır?
Eczacıların son iki yıl içerisinde tek bir kazanım bile elde edememiş olmasından Türk Eczacıları Birliği’ni yönetenler sorumludur.

Değerli meslektaşlarımız,

6197 sayılı meslek yasamızda önemli değişiklikler içeren taslağın hâlâ TBMM gündemine bile getirilememiş olmasına, eczane ekonomilerine katkı sağlayan mal fazlaları ile ticari iskontoların kamuya kaynak olarak aktarılmaya çalışılmasına, meslek ve nöbet hakkımızın -halen ayakları yere sağlam basan bir proje oluşturulamadığı için - gündeme bile getirilemeyişine, eczacılık fakültelerinin sayı ve kontenjanlarının günden güne hızla artmasına karşı Eczacılık Akademisi gibi çözüm üretimine katkı verecek yetkin bir kurumsal yapıya sahip olmamıza rağmen suskun kalıyor olmamıza, reklam serbestisinin getirilmesiyle birlikte OTC ürünlerin eczane dışına taşınmasına ve meslektaşlarımıza yeni iş alanları yaratılamamış olmasına, kangrene dönüşen Kamu Kurum