Oda Başkanımızdan...
23 Eczacı Odasının 14 Aralık 2010 tarihli ortak açıklamasına bakıldığında, önemli bir gerçek tüm çıplaklığıyla karşımızda durmaktadır.Fiyatı düşen ve KKİ u artan ilaçlarla ilgili eczanelerimizde oluşan kayıpların telafisi için ,TEB tarafından ortaya atılan adı geçen ilaçların İTSne bildirim yapılması yöntemi Eczacı Odaları ile paylaşılmadığı gibi Merkez Heyetince alınmış ortak bir karar da değilmiş.
Yani ,bir süredir konuşulduğu gibi, Merkez Heyeti içerisinde 2-3 kişiden oluşan derin bir yönetim söz konusuymuş.İşte bu derin yönetimde yer alan ve uzunca bir zamandır fanatik İTS taraftarı olan bir arkadaşımız başka bir yönetici arkadaşımızla birlikte, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünde yaptıkları bir görüşmede bu yöntemi ortaya atmışlar.Aylardır eczaneleri İTSye bildirim yapmaya ikna edemeyen kurum ise doğal olarak bu yönteme sıcak bakmış.
Uzunca bir zamandır taleplerimiz karşılanmadan İTS ne stok ve alım bildirimi yapmayacağız diye kükreyen (son olarak TEB Web sayfasında Başkandan köşesinde yer alan 5 Aralık 2010 tarihli Erdoğan Çolak yazısında İTS konusu bu yönde irdelenmiş ) Merkez Heyetinde kuyuya atılan bu taş sonrası görüş ayrılığı oluşması son derece doğaldır.
Doğal olmayan gelişme ise; TEB in 23 Eczacı Odasının talebine kulak vermeyip Başkanlar Danışma toplantısı yapmaması ve tüm uyarılara ve bilinmezlere karşın kaygılarımız giderilmeden İTS ye bildirim yönteminde ısrar eden ,hatta üyesine psikolojik baskılar yapan duyurular yayınlamasıdır.
Bu süreçte; TEB tarafından ısrarla sisteme girin , sisteme giren eczane sayısı 18.300 oldu , 20.000 oldu , etrafınızdaki herkes bildirim yaptı bir tek siz kaldınız gibi hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamayan yayınlar yapan TEBin eczacıyı ne uğruna ve ne denli doğru yönlendirdiğini önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz.
üstelik (TEBin iddalarına göre )İTSne önemli ölçüde bildirim yapıldığı varsayılan bu süreç sonrasında, stok düzeltme hakkı ve görüşmeleri başlayan yeni sözleşmedeki taleplerimiz hangi ölçüde karşılık bulacak,ciddiye alınacaktır ?
Öncelikle belirtelim ki; İzmir Eczacı Odası 23 Eczacı Odası tarafından yayınlanan 14 aralık 2010 tarihli deklarasyondaki duruşunu aynen sürdürmektedir. Yani; stok düzeltme hakkı sağlanmadan , dağıtım kuruluşları sisteme dahil olmadan ,fiyat indirimleri ve KKİ artışlarından oluşan kayıpların giderilmesi kararname ile resmi bir güvence altına alınmadan İTSne bildirim yapılmasını doğru bulmuyor, onaylamıyoruz.
Örgütlü yapımızın gereği olarak , eczacıyı yakından ilgilendiren tüm konularda birlikte karar almayı ve ortak aklı vazgeçilmez görüyoruz. Bu nedenle 23 Eczacı Odasına aklı başında hiç kimse örgütsel bütünlük görüntüsü bozuldu suçlamasında bulunamaz.Son yıllarda Merkez Heyetinden Eczacı Odalarına bilgi akışı olmadığı örgütte görev yapan birçok yöneticinin ortak şikayetidir. Bugün ortaya çıkan tablo ise, Merkez Heyetinin kendi içerisinde ne denli katılımcılık ve şeffaflık ilkelerine uygun çalıştığının sorgulanması gerçeğidir.
İlaç firmalarının , (bizi sevdikleri ya da kayıplarımıza üzüldükleri için değil, kendi çıkarlarına uygun düştüğü için) İTS kaydına değil depo çıkışlarına bakarız söylemlerinin bilindiği ,firmalara yönelik yasal hiçbir yaptırımın bulunmadığı bir yöntemde ısrar ederek binlerce eczacıyı kuyuya attıkları taşla sıkıntıya sokanlar bu yaşananların hesabını vermek zorundadırlar.
Geçtiğimiz yıl 4 Aralık Eczane kapatma eylemine yol açan kayıplarımızın telafisi için yine TEBnce TEBİMe giriş yapılması önerilmiş,birçok meslektaşımız bildirim yapabilmek için sıkıntılar yaşamış, ancak bu sürece katılan veya katılmayan tüm eczanelerin kayıpları depo çıkışları baz alınarak ortak yöntemle karşılanmıştır.
Asıl önemli sorunumuz ise , global bütçede açık vererek her yıl yüksek iskonto taleplerinde bulunan kamunun istediğ