Önemli !
4 Aralık 2008
BASIN AÇIKLAMASI
ARTIK YETER!
ECZANELER YANGIN YERİ
Basına ve Kamuoyuna;
Türkiyede 72 milyon nüfusa sağlık ve ilaç hizmeti veren 28.000 eczacı olarak bıçağın kemiğe dayandığı günler geçiriyoruz. Sağlık politikasının adı sağlıkta ve ilaçta tasarruf olunca, hem hastalarımızın sağlığı hem de eczanelerimizin geleceği açısından tehlike büyüyor.
Sağlıkta Dönüşüm Programının 2004te uygulamaya konması ile birlikte, sağlık harcamaları içinde ilaç dışı harcamaların payı önemli ölçüde arttı. Buna rağmen sadece ilaçta tasarruf önlemleri ısrarla uygulanmaya başlandı. Oysa Türkiye, kişi başına ilaç harcaması en düşük olan ülkelerden biridir. Fakat, tasarruf önlemleri ile birlikte hastaların ilaca ulaşması engelleniyor. Halkımız ödediği primler ve katılım payları yanı sıra yeni uygulamalar ile fiyat farkı ve muayene ücreti adı altında yeni bedeller ödemek zorunda bırakılıyor. Bu uygulamalar sağlık hizmetinde sosyal devlet anlayışından uzaklaşıldığı anlamına gelmektedir.
Bunun yanında, biz eczacılar da her gün değişen dayatmacı uygulamalar, artan işletme giderleri ve üzerimize binen ek yüklerle birlikte ilaçta tasarrufun bedelini ödüyoruz. Bizler, muayene ücreti tahsildarlığı yapmak değil, nitelikli sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Özellikle konsolide bütçe ve yeşil kartta eczanelere ilacın bedeli çoğu zaman geç ödeniyor. Şimdi bir de avans adı altında bizim hastalarımıza ulaştırdığımız ilacın %75-90ının 80 gün sonra, geri kalanının belirsiz bir zamanda ödenmesi tehlikesi ile karşı karşıyayız. Çok açıktır ki avans sistemi demek, eczanelerin kapısına kilit vurulması demek.
Kamuya ilaç verdiğimizde yaptığımız eczacı ıskontolarının yanı sıra, kamu kurum ıskontosu adı altında yeni bir ıskonto daha vermek zorunda bırakıldık.
Eczaneler son dört yıldır ayakta kalma mücadelesi veriyor. Eczanelerin üçte biri, yakın süreçte kapanma tehlikesi ile karşı karşıya. Hükümet, eczanelerin verdiği danışmanlık ve ilaç hizmetini umursamıyor. Devlet serbest eczaneyi gerçek sağlık hizmet sunucusu olarak görmüyor, tedarikçi aktörlerden biri olarak konumlandırıyor. Oysa eczaneler yaygınlıkları ve eczacılar sundukları danışmanlık hizmeti ile sağlık sisteminin önemli bir parçasıdır. Sağlık sisteminin giriş kapısı ve son halkası olarak eczacılar, vazgeçilmez sağlık çalışanlarıdır.
Son günlerde de 6197 sayılı eczacılık temel yasasına bizlerin talepleri değil eczacı-eczacı ortaklığı konularak, eczanelerin şirketleşmesinin, tek elde toplanmasının ve el değiştirmesinin önü açılıyor. Korkumuz o ki, o eller eczacının elleri olmayacak. Türkiyenin büyüyen ilaç pazarındaki payını artırmak isteyen çok uluslu şirketlerin elleri olacak.
Bizler, eczacıyız. Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen sağlık hizmetini aksatmayan sizden biriyiz. Mahalledeki, köşe başındaki, halka en yakın sağlık danışmanıyız.
Bilgimizle, eğitimimizle ve eczanelerimizle hastalarımıza hizmet vermek için çabalıyoruz.
Fakat hem meslek örgütümüzü, hem de 28.000 eczacının taleplerini dinlemiyorlar. Kamu kurumları ve hatta Bakanlar verdikleri sözleri tutmadılar, imzalarını reddettiler. üstüne üstlük, SGK tamamen kamu yararı ve hasta sağlığı için gerçekleştirdiğimiz bazı reçetelerin eşit ve sıralı dağıtımı sistemini tek taraflı ve hukuksuz biçimde iptal etti. 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu ile Birliğimize verilmiş olan yetkiye rağmen, Sağlık Uygulama Tebliğinden, Birliğimiz ile Kurum arasında imzalanan protokol doğrultusunda eczaneler ile sözleşme yapılacağı ifadesini çıkardı.
Bugünlerde yine Sosyal Güvenlik Kurumu ile görüşme masasındayız. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni bir sözleşme imzalanmazsa, 1 Ocak 2009 sonrasında Sosyal Güven