TEB VE BEKLENTİLER…


13-16 Aralık 2007 tarihlerinde gerçekleşen  TEB  Büyük Kongresi sonrasında delegenin mesajının doğru yorumlanmaması başkanlık divanının malum şekilde oluşmasını beraberinde getirdi.’’Ben bir fazlayım ,kimseyle uzlaşmak zorunda değilim ‘’ anlayışı örgüt ve meslek  adına önemli bir şansın kaybedilmesine neden oldu.

Delegenin sağduyusuna inanmayarak  seçim sonuçlarını   şaşkınlıkla yorumlayıp ; ortaya çıkan tablo için ‘’delege en tanıdık 11’i yaptı,ya da bölgesindeki isimleri de yazarak 11 oluşturdu ‘’ diyenler olup biteni anlamamakta ısrarcı olsalar da örgüt tabanı eski genel başkandan sonra uzlaşma ve çözüm istediğini açıkça göstermiştir.

Açıkçası  kongre öncesinde delegeyi yok sayarak ; gelin birlikte yönetelim ama hepiniz de gelmeyin,sadece bizim belirdiklerimiz ,onay verdiklerimiz gelsin diyen dar kadrocu çarpık zihniyet iflas etmiştir.

Tüm bu kaprislerin, yanlış politikaların faturasını da bir kez daha hep birlikte ödemek zorundayız.Aslında bu tarihi fırsat değerlendirilip uzlaşma ile 11 kişilik iyi bir ekip oluşturulması umutlarımızı canlandıracak bir başlangıç olabilirdi.Umarız yaşananlardan büyük pişmanlıklar duyulmaz.

ülkenin dört bir yanında yaşadığı sıkıntılar ile sağlık hizmetini sürdüren eczacıların büyük bir kısmı bu tür anlamsız çekişmeleri izlemek yerine haklarını arayacak ve sorunlarının çözümü için çalışacak güçlü bir örgüt yapılanması beklentisi içindeler.

Ancak yeni yönetim ilk zorlu sınavında ne yazık ki beklentilere uygun tavır sergileyememiş , eskiden olduğu gibi 47 oda başkanının ortak açıklamalarından çözüm beklentisi içine girmiştir.

Oysa , yatan hasta reçetelerinin karşılanmasında 1-Ocak-2007 den sonra önemli sıkıntıların yaşanacağı hepimizce bilinmekteydi.
Yapılması gereken bir basın açıklaması ile ;
*ülkemizde kaç tane hastane bulunduğunu ve bu eczanelerdeki eczacı eksiğini kamuoyu ile paylaşarak sağlık hizmetlerinde yaşanacak aksaklıklar dile getirilebilirdi.

*Hastanelerin mevcut koşullarda bu hizmeti sürdürmelerinin olası olmadığı ,yeni uygulamanın hastalara hiçbir katkısının olmayacağı
Aksine hastaların mağdur edileceği ısrarla vurgulanabilirdi.
*SUT da yapılan değişiklikle ,dışarıya çıkan her yatan hasta reçetesi bedelinin hastane faturasından düşülecek olmasının sağlık hizmetlerinde olumsuzluklara yol açacağı net olarak anlatılabilirdi.

*Hepsinden önemlisi de ;sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasına yönelik  bu ve benzeri uygulamaların  kamu kaynaklarında   tasarruf sağlamak yerine özel hastanelerde sağlık harcamalarını kontrolsüzce artıracağını,bunun devamında ise sağlık harcamalarının finansmanında sıkıntı yaşanacağı anlatılabilirdi.

*Mevcut durumda devlet ve üniversite hastanelerinin kısa  sürede eksikliklerini gidermelerinin zor olduğu vurgulanabilirdi.

*Çözüm önerisi olarak da ;Sağlık Bakan’lığı ,SGK,hekim ve eczacı örgütlerinin birlikte çalışarak hastane eczanelerinden karşılanacak ilaçlar listesini  oluşturmalarını,hastanelerdeki eczacı eksikliğinin giderilmesini ve klinik eczacılığın bu boyuttaki önemi sunulabilirdi.

Tüm bunların yapılmadığı ,kurum yetkililerinin ısrarla fazla sorun yok abartıyorlar açıklamaları yaptığı bu süreçte hastanelerde ciddi sıkıntılar yaşanmış ,hastalar mağdur olmuş,yatan hasta reçeteleri aniden buharlaşmış ,kimi yatan hastaların reçeteleri ayaktan tedavi reçetesine dönüştürülmüş ,özel hastanelere talep artmış  kısacası yaşanan sıkıntı yeterince gündeme taşınmamıştır.

Sorunu ,sağlık hizmetlerinde yaşanan sıkıntıları ve çözüm önerilerini gündeme taşıması gerekenler de hamle yapmakta gecikmişler,bir anlamda  beklentileri boşa çıkarmışlardır.

Her şeye karşın bu olaydan gerekli derslerin çıkarılacağını düşünüyor ,önümüzdeki süreçle ilgili umutlarımızı yitirmek istemiyoruz.

Çünkü bizler ülke ve meslek sorunlarına duyarlı , eczacının ha