VAZGEÇİLMEZ OLMAK!


Son yıllarda dünyanın her yerinde olduğu gibi , ülkemizde de ilaç pazarı hızla büyüyor.İlaç harcamalarındaki hızlı artış sonrasında ilacın en büyük alıcısı konumundaki devlet ise kaynak sıkıntısı yaşadığı ilaç harcamalarını azaltacak tedbirler alıyor ve sürekli olarak kendini korumaya yönelik değişiklikler yapıyor.

Söz konusu ilaç olunca da başka hiçbir iş kolunda yaşanmayan olaylarla karşılaşıyoruz. Çünkü ülkemizde ilacın en büyük alıcısı konumundaki devlet ; hem satın aldığı ilacın fiyatını, hem de satın alma koşullarını belirliyor.

Ayrıca , Sosyal Güvenlik Kuruluşlarında yıllardan beri sürekli kaynak sıkıntısı yaşandığından , uygulama talimatlarında yıl içinde sıkça değişiklik yapılıyor.Bu değişiklikler için geçiş süresi tanınmadığı için en büyük zararı bizler görüyoruz.

1-Ocak-2005'den bu yana geçen yedi ayı değerlendirecek olursak;

*2005 yılında tanıştığımız %11 %4 lük resmi kurum indirimleri ilaç sanayi tarafından geç ve kısa süre uygulandığı için(1-Şubat-10-Şubat) hepimizin sermayelerinde stoklar nedeniyle ciddi kayıplar oluştu.

*İlaç fiyat kararnamesi sonrasında , özellikle ithal ilaç fiyatlarındaki indirimlerden ( bir kısmı ilgili firmalarca karşılansa bile)stoktaki ilaçlarımız nedeniyle bizler zarar gördük.

*2005 yılında tüm kurumlarda başlanan eşdeğer ilaç uygulaması sonrası , bazı ilaçlarda fiyat aralığına girebilmek için yapılan indirimler de eczanelerde kayıplar oluşturdu.

*Son olarak da ilaç fiyat kararnamesi gereğince ortaya çıkan % 8.83 lük fiyat indirimi eczanelere geçiş süresi tanınmadan uygulandığı için eczane stoklarında büyük zarar oluşturdu.

Kısa sayılabilecek bu süredeki yaşadığımız kayıplar için , tüm tepkilere ve karşı duruşlara karşın eczanelerin kayıplarını giderecek girişimlere ilaç firmalarınca henüz başlanmadı.

Nedendir bilinmez ; aynı ilaç firmaları 14-Temmuz-2005 akşamı stoklarını bildiren büyük sermayeli dağıtım kuruluşlarının kayıpları için hızlı davranırken eczaneler için aynı duyarlılığı göstermediler…

Tabi ki ilaç firmalarındaki bu duyarsızlığın bir çok nedeni var .En önemlisi de eczacı örgütlerindeki parçalanmış görüntü ve tavır konmasında yaşanan gecikmedir.Önümüzdeki sürecin daha da zorlu olacağını hepimiz biliyoruz.

Öncelikli olarak ilaç sektörüyle ve kendimizle ilgili tespitte bulunmalıyız.ülkemizde ilaç sektöründe dört temel aktör var.

1-İlacı üreten ya da ithal eden ilaç firmaları,

2-İlaç dağıtımını sağlayan kuruluşlar,

3-Eczaneler,

4-İlacı satın alan devlet

Bu tabloyu iyi incelediğimizde , ilk bakışta vazgeçilmez olanlar ilacı üreten ve satın alan kuruluşlar gibi görünmektedir.Burada sorulacak önemli soru ise; eczaneler vazgeçilmez değil midir?

Aslında aldığımız uzun ve ağır eğitim sonrasında üstlendiğimiz ticari riskle birlikte halka kesintisiz hizmeti sürdüren , hastalara gönüllü danışmanlık hizmeti veren biz eczacılar ve eczanelerimiz de vazgeçilmez sağlık merkezleriyiz.

Ancak , özellikle son yıllarda eczanelerine yeterli vakit ayırmayan , danışmanlık hizmetini yeterince yapmayan ve etik dışı çalışmalar için giren bazı meslektaşlarımızın ortaya çıkardığı bu olumsuz tablo ile sürekli prestij kaybediyoruz.Bunun faturasını da hep birlikte ödemek zorunda kalıyoruz.

Bu ülkedeki her eczacının , asli görevinin eczacılık olduğunu unutmaması gerekiyor.Sürekli olarak mesleki bilgilerimizin yenilenmesi ve ilaçla ilgili tüm gelişmelerin yakından izlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Çok iyi biliyoruz ki , eczacıların görevi sadece küpürünü kestiği ilacı hastaya vermek değildir.Eczanemize gelen her hasta ile iletişim içinde olmalı ve onların bizden beklediği danışmanlık hizmetini gerektiği gibi vermek zorundayız.İlaç gibi önemli bir konuda bilirkişi olmanın gereklerini yerine getirmeliyiz.

İşte o zaman ilacın adının geçtiği her yerde yani ilacın üretiminden hastaya sunumuna kadar bizle